HABERLER » Röportajlar » ABD’de Hayat Seinfeld Episodları Gibi Akıyor | ALUMNI UAA - Üsküdar Amerikan Lisesi'nden Yetişenler Derneği

DENİZ AYDIN (UAA’04)

Deniz Aydın, pek çok kişinin olmak için can attığı ama çok az kişinin girmeyi başarabildiği bir yerde, Stanford’da doktora öğrencisi. Kendisiyle, alan olarak seçtiği davranışsal iktisattan gençlere yönelik finansman şirketi Kickstarter’a, lisede gördükleri hoşgörüden Amerika hakkındaki gözlemlerine birçok konuyu görüştük. 


Deniz Aydın ÜAA 2004 mezunu. Sabancı Üniversitesi’nde ekonomi okudu. Sonra, bir yıl London School of Economics’te, ekonomi ve finans dalında lisansüstü öğrenim gördü. Ardından Silikon Vadisi’ne giderek Stanford Üniversitesi’nde doktoraya başladı. Halen aynı okulda doktora programına devam ediyor. Uzmanlık alanı davranışsal iktisat. 

‘Davranışsal iktisat’, akademik çevrelerin dışında pek bilinen bir kavram değil. Bildiğimiz neo klasik iktisattan farkı nedir?

 

Neo klasik iktisat, insanların rasyonel davrandıklarını, bencil olduklarını, kendi çıkarlarını en yüksek noktada tuttuklarını, adeta makine gibi etrafta olup bitenleri çok iyi anlayabildiklerini düşünür. Davranışsal iktisat denen kavrama göre ise, insan rasyonel hareket etmez. İnsan davranışlarında başta psikolojik olmak üzere değişik faktörler işin içine dahil edilir. 

Niye davranışsal iktisatı seçtiniz? Size çekici gelen tarafı neydi? 

Ekonomi dışında konularda da, insanın bilinçaltının dünyayla ilişkisini nasıl yönettiği, çok ilgimi çeken bir konu. Şöyle anlatayım: İnsanların finansal okuryazarlığının çok düşük olduğu yerlerde, davranışsal faktörler çok daha fazla önem kazanıyor. Mesela, ABD’de insanlar, daha yeni yeni kişisel deneyimlerinin ekonomik kararlara etkisini anlıyor. 

Şu anda en büyük sorunumuz cari açık gibi görünüyor. Stanford’da ekonomi doktorası yapan birini bulmuşken soralım. Sizce bu sorunun üstesinden nasıl gelebiliriz? 

Öncelikle, katma değeri yüksek malları üretmemiz gerekiyor. Sonra nüfusumuz eğitimli olmalı. 
Yatırımcılar, artık kendi patentini alabilmeliler. Örneğin, ilaç sektöründe misiniz? Artık kendi antibiyotiğinizi yapmanız lazım. Tarımdaki nüfusumuzu da azaltmalıyız. 

Tarımın hâlâ büyük önemi var değil mi? 

Çaydan halen 210 bin kişinin ‘ekmek yediği’ söyleniyor. Evet. O 210 bin kişi çaydan değil de, plazalarda çalışıp danışmanlıktan ekmek yese Türkiye’nin görünümü çok farklı olur. 

Hayaliniz öğretim üyesi olmak... Doktoradan sonra Türkiye’ye dönmek mi, yoksa ABD’de kalmak mı istiyorsunuz? 

Hayalim akademisyen olmak ama bunu istediğim gibi başarabilecek miyim, bilmiyorum. Eninde sonunda Türkiye’ye dönmek istiyorum. Türkiye’de yapılacak çok iyi araştırma konuları var. 

ABD’de iş kurmak daha kolay gibi… Bildiğiniz gibi, Kickstarter diye bir site var. İyi bir fikriniz varsa dünyadan yatırımcı buluyorsunuz. Bu sistem piyasalara yeni bir şey getiriyor mu? 

Öğrenci, artık 19–20 yaşında üniversiteden mezun olduğunda kendi şirketini kurmaya karar verirse, kredi almak için bankaya gitmek pek istemiyor. Ona göre, kendisinden 20-30 yaş daha büyük, heyecanı tükenmiş bir bankacının kendi durumunu anlaması mümkün değil. “Böyle bir şey yapmaktansa Kickstarter gibi bir yerde olmak çok daha iyi” diyor. Bu sistemin gençler için harika bir şey olduğunu düşünüyorum. 

Peki böyle bir sistem, radikal sonuçlara yol açar mı?Bankacılık sistemini zayıflatır mı örneğin? 

Bu şirketler hep ufak ufak işler yapıyorlar. Büyük bir radikal dönüşüm için çok küçükler. Yalnız şunu söyleyebilirim: Bu sistem, küçük projelerin halka açılması açısından harika bir model. 

ÜAA günleri nasıldı? 

Ben eğitim konusunda şöyle düşünüyorum: Okullar iyi öğrenci aldıktan sonra yollarında durmasın yeter. Ben inanılmaz dikkati dağınık biriydim. Lisede yerimde duramazdım. Sıkılırdım, gömleğimi, kravatımı çıkartırdım. Hocanın dikkatini çekmek isterdim. Camı açardım. “Kitabımı unuttum,” deyip arkadaşımın yanına giderdim. Arada bir dersten atılırdım. Okul, bize her zaman, çok hoşgörülü yaklaştı. 

Amerika’da yaşamak nasıl geliyor? 

Amerika’nın dış politikası berbat olsa da, iç dinamikleri açısından dünyada en fonksiyonel işleyen toplum. İsveç’e yerleştiğiniz zaman, orada üç jenerasyon kalsanız da İsveçli olamazsınız ama ABD’ye gittiğinizde 15-20 dakika içinde Amerikalı olabilirsiniz. ABD’de yaşamak için çok pragmatik ve fonksiyonel olmanız gerekiyor. Şunu söyleyebilirim: Orada hayat Sein

https://www.ualyetder.org/tr/abdde-hayat-seinfeld-episodlari-gibi-akiyor